Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi

Açıklama

İranlılar, Suriyeliler, Kopt'lar, Berberî'ler, (Türkler) ve diğerleri, İslam câmiası içine katılıp Arabistanlılarla evlilik münâsebetleri tesis etmeye başladıktan sonra, Araplarla Arap olmayanlar arasında çok eskiden beri mevcut ayırıcı kalın duvar yıkılıp gitti. Artık bundan böyle Müslüman'ın milliyeti veya ırkı arka plâna itilmiş oluyordu; Hz. Muhammedin getirdiği dine tâbi olmakla artık o da Arap sayılıyordu. Bundan dolayı Arap deyince: «ırkî mensubiyetine bakılmaksızın İslamı kabul ederek arapça konuşup yazmaya başlayan kimse» anlaşılıyordu. Bu durum İslam Medeniyeti Tarihinde en çok dikkati çeken noktalardan biridir. Bu duruma göre, bir gün Batı ülkelerinde şayet bir araştırıcı çıkıp da «Arap Tıb'bı» yahut «Arap Felsefesi» veyahut «Arap Matematiği» diyecek veya böyle yazacak olsa o bununla, mutlaka Arap ırkından gelen kimselerin kafasından çıkmış yahut Arap Yarımadası üzerinde yaşayan insanlar tarafından geliştirilmiş Tıb, Felsefe veya Matematik ilmini kasdetmiş olmamakta... müellifinin Hıristiyan, Yahudi veya Müslüman olduğuna hiç bakmaksızın İranlılar, Suriyeliler, Mısırlılar, (Türkler), yahut bizzat Araplar tarafından Arap dilinde yazılmış kitaplarda muhafaza edilip saklanmış o ilmin bütününü anlayıp ifâde etmiş olmaktadır. (bkz. içeride s.336)
%35
50,00TL
32,50TL
Kazancınız : 17,50TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
9789755482736
Boyut
:
165-245-0
Sayfa Sayısı
:
1120
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
1
Basım Tarihi
:
2011-10-14
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
9789755482736
234778
Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi
Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi
32.50
İranlılar, Suriyeliler, Kopt'lar, Berberî'ler, (Türkler) ve diğerleri, İslam câmiası içine katılıp Arabistanlılarla evlilik münâsebetleri tesis etmeye başladıktan sonra, Araplarla Arap olmayanlar arasında çok eskiden beri mevcut ayırıcı kalın duvar yıkılıp gitti. Artık bundan böyle Müslüman'ın milliyeti veya ırkı arka plâna itilmiş oluyordu; Hz. Muhammedin getirdiği dine tâbi olmakla artık o da Arap sayılıyordu. Bundan dolayı Arap deyince: «ırkî mensubiyetine bakılmaksızın İslamı kabul ederek arapça konuşup yazmaya başlayan kimse» anlaşılıyordu. Bu durum İslam Medeniyeti Tarihinde en çok dikkati çeken noktalardan biridir. Bu duruma göre, bir gün Batı ülkelerinde şayet bir araştırıcı çıkıp da «Arap Tıb'bı» yahut «Arap Felsefesi» veyahut «Arap Matematiği» diyecek veya böyle yazacak olsa o bununla, mutlaka Arap ırkından gelen kimselerin kafasından çıkmış yahut Arap Yarımadası üzerinde yaşayan insanlar tarafından geliştirilmiş Tıb, Felsefe veya Matematik ilmini kasdetmiş olmamakta... müellifinin Hıristiyan, Yahudi veya Müslüman olduğuna hiç bakmaksızın İranlılar, Suriyeliler, Mısırlılar, (Türkler), yahut bizzat Araplar tarafından Arap dilinde yazılmış kitaplarda muhafaza edilip saklanmış o ilmin bütününü anlayıp ifâde etmiş olmaktadır. (bkz. içeride s.336)
Kapat