Şehir Az İleride

Açıklama

İnsan sevinince silah sıkar, ıslık çalar, bağırır, şapkasını havaya fırlatır. Ben de o anda avucumun içinde bulunan şehir taşını havaya fırlatmıştım. İki elimi birleştirip yakalamak için düşmesini bekledim; dikkat kesilmeme rağmen, havada görüp avuçlarımla yakalamam mümkün olmadı. Yakınlarda bir yerde ?tıp diye bir ses geldi. Şehir taşının toprakla buluşmasını haber vermişti bu hafif ses. Ancak sesin geldiği yeri bir türlü tespit edemedim. Diz üstü çöküp küçük bir harman büyüklüğündeki yeri avuçlarımın içiyle, parmaklarımla ince ince yokladım. Ancak şehir taşını bir türlü bulamadım.
Beni bırakıp tarihteki yerine gitmiş, iki bin yıl öncesine ait şehrin toprakları arasında yok oluvermişti sanki.
Beş yılı aşkın bir süre arkadaş olmuştu bana. Şehre açılan bir kapı, medeniyeti gösteren bir ışık gibiydi. En üzüntülü zamanlarımda, güneş huzmeleriyle bütünleşen parlaklığı, ümide doğru açılan bir yol olmuştu. Tam da hayatımı etkileyecek iki önemli müjde almışken; ?Artık ben devreden çıkıyorum, benim geldiğim şehirden daha büyük yerlere gidiyorsun. der gibi, toprağa karışıp gözden kaybolmuştu.
Bir daha görünmek için, ya kuraklık tehlikesinden sonra üstüne düşecek bir damla yağmur veya çaresizlikten ağlayan gözlerden dökülecek bir damla gözyaşı gerekecekti belki de. Kim bilir?
%30
30,00TL
21,00TL
Kazancınız : 9,00TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
9786059669030
Boyut
:
135-210
Sayfa Sayısı
:
192
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
1
Basım Tarihi
:
2016-05
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
9786059669030
109617
Şehir Az İleride
Şehir Az İleride
21.00
İnsan sevinince silah sıkar, ıslık çalar, bağırır, şapkasını havaya fırlatır. Ben de o anda avucumun içinde bulunan şehir taşını havaya fırlatmıştım. İki elimi birleştirip yakalamak için düşmesini bekledim; dikkat kesilmeme rağmen, havada görüp avuçlarımla yakalamam mümkün olmadı. Yakınlarda bir yerde ?tıp diye bir ses geldi. Şehir taşının toprakla buluşmasını haber vermişti bu hafif ses. Ancak sesin geldiği yeri bir türlü tespit edemedim. Diz üstü çöküp küçük bir harman büyüklüğündeki yeri avuçlarımın içiyle, parmaklarımla ince ince yokladım. Ancak şehir taşını bir türlü bulamadım.
Beni bırakıp tarihteki yerine gitmiş, iki bin yıl öncesine ait şehrin toprakları arasında yok oluvermişti sanki.
Beş yılı aşkın bir süre arkadaş olmuştu bana. Şehre açılan bir kapı, medeniyeti gösteren bir ışık gibiydi. En üzüntülü zamanlarımda, güneş huzmeleriyle bütünleşen parlaklığı, ümide doğru açılan bir yol olmuştu. Tam da hayatımı etkileyecek iki önemli müjde almışken; ?Artık ben devreden çıkıyorum, benim geldiğim şehirden daha büyük yerlere gidiyorsun. der gibi, toprağa karışıp gözden kaybolmuştu.
Bir daha görünmek için, ya kuraklık tehlikesinden sonra üstüne düşecek bir damla yağmur veya çaresizlikten ağlayan gözlerden dökülecek bir damla gözyaşı gerekecekti belki de. Kim bilir?
Kapat