Madam Bovary

Açıklama

Emma, kimi zamanlar yaşamının en güzel günlerinin yine de bunlar olduğunu düşünüyordu; çünkü bunlar balayı günleri sayıldı. Ama bunun tadına varmak için hiç kuşkusuz ki, isimleri insanın kuağında çınlayan o uzak diyarlara gitmek gerekirdi. İnsan ancak oralarda, evlilikten hemen sonraki günleri tatlı tembellikler içinde geçiridi. Örtülü mavi ipekli perdeleri ve arabacının mırıldandığı şarkı eşliğinde, posta arabasında dik yolları tırmandı. Arabacının şarkısı; keçilerin çıngırakları ve çağlayanın boğuk gürültüsüyle birlikte dağlarda yankılanırdı.

Gün batarken, körfez kıyılarında limon çiçeklerinin kokularını içine çeker, sonra da akşam olunca, oturdukları köşkün taraçasında kocasıyla baş başa, parmakları birbirine kenetli olarak, yıldızlara bakıp düşler kurardı. Ona göre mutluluk, tıpkı kimi yerde yetişip kimi yerde yetişmeyen bitkiler gibi, ancak dünyanın belirli bazı yerleri yetiştirebilirdi. Ne olurdu, İsviçre'deki bir köşkün balkonuna dirseklerini dayayabilseydi ya da yanında, siyah kadifeden uzun etekli bir ceket giymiş, ayağında yumuşak deriden çizmeler, başında sivri bir şapka bulunan bir kocayla birlikte, içi hüzünle doluyken, İskoçya'da bir köşkte olabilseydi!
%35
6,48TL
4,21TL
Kazancınız : 2,27TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
9789756457801
Boyut
:
135-210
Sayfa Sayısı
:
476
Basım Yeri
:
İstanbul
Basım Tarihi
:
2000
Çeviren
:
Zuhal Ermişoğlu
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
9789756457801
227034
Madam Bovary
Madam Bovary
4.21
Emma, kimi zamanlar yaşamının en güzel günlerinin yine de bunlar olduğunu düşünüyordu; çünkü bunlar balayı günleri sayıldı. Ama bunun tadına varmak için hiç kuşkusuz ki, isimleri insanın kuağında çınlayan o uzak diyarlara gitmek gerekirdi. İnsan ancak oralarda, evlilikten hemen sonraki günleri tatlı tembellikler içinde geçiridi. Örtülü mavi ipekli perdeleri ve arabacının mırıldandığı şarkı eşliğinde, posta arabasında dik yolları tırmandı. Arabacının şarkısı; keçilerin çıngırakları ve çağlayanın boğuk gürültüsüyle birlikte dağlarda yankılanırdı.

Gün batarken, körfez kıyılarında limon çiçeklerinin kokularını içine çeker, sonra da akşam olunca, oturdukları köşkün taraçasında kocasıyla baş başa, parmakları birbirine kenetli olarak, yıldızlara bakıp düşler kurardı. Ona göre mutluluk, tıpkı kimi yerde yetişip kimi yerde yetişmeyen bitkiler gibi, ancak dünyanın belirli bazı yerleri yetiştirebilirdi. Ne olurdu, İsviçre'deki bir köşkün balkonuna dirseklerini dayayabilseydi ya da yanında, siyah kadifeden uzun etekli bir ceket giymiş, ayağında yumuşak deriden çizmeler, başında sivri bir şapka bulunan bir kocayla birlikte, içi hüzünle doluyken, İskoçya'da bir köşkte olabilseydi!
Kapat