İslam Felsefesi Tarihi 1

Açıklama

Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hâkim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı'da, daha doğrusu Antik Yunan'da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısır ve Babilliler'in tefekkür birikimi, Antik Yunan'ı besleyen en önemli kaynak durumundadır. İslâm felsefesine gelince; Müslüman Hakîmler/filozoflar, Kur'ân ve Sünnet'in hikmet külliyatından alabildiğince beslenmiş ve arkasından Antik Yunan, İran-Sasanî ve Hint felsefe kaynaklarından kapsamlı bir şekilde yararlanmış ve nihayetinde özgün bir felsefe inşâ etmişlerdir. Bunu gerçekleştirirken de Batı'daki türdeşlerinin aksine, referans kaynaklarını gizlememiş ve böyle bir "kompleks" içerisine de düşmemişlerdir. Ortaya çıkan İslâm Felsefesi, düşünce tarihinin yaklaşık dört beş asır hükümranlığını üstlenerek hem Batı'yı hem de Doğu'yu etkileme kapasitesine sahip bir felsefe geleneğini, tartışmasız bir şekilde insanlığa sunmuştur. Felsefe ve aklî düşünce alanında ulaşılan birikim ve külliyât, İslâm dünyasına "altın çağı"nı yaşatmıştır. Bunun neticesi, -Gazzâlî'ye kadar dönem için söyleyecek olursak- Bağdat merkezli Abbasî Medeniyetinin uygarlık sahasına çıkması ve gelişimi olmuştur.
%30
45,00TL
31,50TL
Kazancınız : 13,50TL

Satışta değil

Kitap Ayrıntıları

Stok Kodu
:
3000308100027
Boyut
:
165-245-0
Sayfa Sayısı
:
490
Basım Yeri
:
İstanbul
Baskı
:
1
Basım Tarihi
:
2012-09-20
Kapak Türü
:
Karton
Kağıt Türü
:
2.Hamur
Dili
:
Türkçe
3000308100027
55681
İslam Felsefesi Tarihi 1
İslam Felsefesi Tarihi 1
31.50
Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hâkim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı'da, daha doğrusu Antik Yunan'da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısır ve Babilliler'in tefekkür birikimi, Antik Yunan'ı besleyen en önemli kaynak durumundadır. İslâm felsefesine gelince; Müslüman Hakîmler/filozoflar, Kur'ân ve Sünnet'in hikmet külliyatından alabildiğince beslenmiş ve arkasından Antik Yunan, İran-Sasanî ve Hint felsefe kaynaklarından kapsamlı bir şekilde yararlanmış ve nihayetinde özgün bir felsefe inşâ etmişlerdir. Bunu gerçekleştirirken de Batı'daki türdeşlerinin aksine, referans kaynaklarını gizlememiş ve böyle bir "kompleks" içerisine de düşmemişlerdir. Ortaya çıkan İslâm Felsefesi, düşünce tarihinin yaklaşık dört beş asır hükümranlığını üstlenerek hem Batı'yı hem de Doğu'yu etkileme kapasitesine sahip bir felsefe geleneğini, tartışmasız bir şekilde insanlığa sunmuştur. Felsefe ve aklî düşünce alanında ulaşılan birikim ve külliyât, İslâm dünyasına "altın çağı"nı yaşatmıştır. Bunun neticesi, -Gazzâlî'ye kadar dönem için söyleyecek olursak- Bağdat merkezli Abbasî Medeniyetinin uygarlık sahasına çıkması ve gelişimi olmuştur.
Kapat